SESİNİ DEĞİL,SÖZÜNÜ YÜKSELT... YAĞMURLARDIR YAPRAKLARI BÜYÜTEN,GÖK GÜRÜLTÜLERİ DEĞİL...

31.01.2012

Destan' lar Bitmez...


     Zaman en iyi ilaçtır demiş büyüklerimiz. Huzur ise en güzel güvencedir yaşantımızda… Gerçekten de benim için öyle oldu… Emekli olup, evimde oturmaya başladıktan sonra geriye dönüp baktığımda geçmişimde birçok sağlıksız problemlerle karşılaşmış olduğumu görmüş ve anlamış oldum. Bugünlere geldiğimde bir bakmışım ki hepsi gelip geçmiş ve huzuru bulmuştum.
     İlk günler sıkılmıştım, iş yok,  güç yok emekli bir insan ne yapar diye düşünmüyor da değildim hani… Günler geçtikçe,  genç yaşta emekli olmanın vermiş olduğu zorlukları zamanla yenmiştim. Ailem, sevdiklerim, arkadaş ve dostlarım hepsi yanımdaydı.  Huzuru bulmuş olmamın sevincini yaşıyordum. Bir takım problemleri çözüme kavuşturduktan sonra yaşamdan daha da çok zevk almaya başlamıştım. Yaşam beni heyecanlandırmış, bugüne kadar yapamadıklarımın planlarını ortaya koymaya başlamıştım.
     İlk düşüncem, daha önce yıllık izinlerimde, tatillerde bisikletim ile yapmış olduğum ve yarıda bırakmak zorunda kaldığım Turlarım aklıma geldi.  Anılarımı yazdığım defterimi açtım şöyle bir göz gezdirdim. Ne de çok gezmişim zamanında… Değişik yerler, çevreler görmüş birçok insanlar tanımış ve dost olmuştum…
     Kararımı vermiştim. Bisikletim ile tekrar yollar düşüp yarım bıraktığım turlarımı tamamlamak istiyordum. Ailem den de gerekli olan manevi desteği aldıktan sonra gezmeye başlamış yeniden bu heyecanı tatmaya başlamıştım.
     Yine bir gün evde otururken aniden yerimden kalktım ve hazırlanmaya başladım. Ailem anlamış ve hazırlıklarımda bana yardım ettiler. Trakya turuna çıkacaktım ve çıktım da… Tüm Trakya bölgesini kar, kış, çamur, rüzgâr demeden gezip gelmiştim…
     Keşan… Gittiğim, gezdiğim, geçtiğim yerlerden en çok etkilendiğim bir yer oldu. Neden derseniz… Benim için coğrafi konumu harika olan bir bölge. Bunun yanı sıra insanların sevecenliği, mütevazılığı, arkadaş, dost ve misafirperverliği çok hoşuma gitmişti. Oralarda birçok insanlarla tanışmış, çevre ve kültürel değerlere sahip olduklarını anlamıştım. Gerçekten çok saf ve temiz insanlar ve karşılarındakilere de bir o kadar değer veren bir toplum.
     Evde iken pek televizyon seyretmem. Dizilerden bazılarına bakarım. Sinema deseniz güzel olursa seyrederim. Eğlence programları ise benim için bir ıstırap… Genelde belgesel, kültürel, gezi programlarını izlerim. Her tür den Müzik sevdiğim için bu tür kanalları seyreder, dinlerim… Fakat bir süredir beğenip izlediğim bir eğlence, yarışma programı vardır ki benim için seyretmesi bir zevk oluyor. “ O ses Türkiye “ adlı hem eğlence hem de gençlerin yolunu açan bir müzik yarışma programı… Sesine, kendisine güvenen insanlar burada yeteneklerini sergiliyorlar. İşte burada Keşan ilçesi ile benim aramda kesişen, beni onlarla birleştiren bir husus var.
     Buradaki her yarışmacı yetenekleri ile birinci olmayı hedefliyor ve hak ediyorlar. Ben seyrettikçe, programa hâkim olduğum sürece bunu gördüm. Hepsini burada tebrik ediyorum. Güzel iş çıkarıyorlar. Yarışmacıların tümü efendi, saygılı,  duyarlı, mütevazı ve sevimli kişilikleriyle gönlümüzde taht kurdu. Ama hocalarının da, diğer sanatçı arkadaşlarında bun da faydası var. Kolay değil bu sanatçı kişilerin karşısında hele yetmiş beş milyon Türkiye karşısında şarkı söylemek.
     Nasıl “ Keşanlı  Ali “ gibi ünlü bir destanımız  varsa… Benim gözümde de bu programda Keşanlı  “ Oğuz Berkay Fidan “ adlı bir gencimiz var. Burada yarışıyor ve çok da iddialı… İkisini aynı teraziye koymayacağımı da belirtmek isterim. Birisi işlemediği bir suçtan hapse giriyor ve başından geçen olaylar anlatılıyor. Diğeri ise bir ideali uğruna yarışmaya katılıyor, seçiliyor ve günlerdir birinciliği elinden bırakmıyor. Amacı da Türkiye de belki Dünyada iyi bir ses olmak… Ortak noktaları ise kişiliklerinin dışında başka bir kişiliğe bürünmemeleri, dürüst ve inançlı olmaları..
     Kişiliği, mütevazılığı, efendiliği, saygısı, yeteneği, sevecen ve sempatikliği ile daha şimdiden karşımızda “O ses “ ile duruyor sanki… Tipik bir Trakya delikanlısı… Saf ve temiz… Başı her zaman dik ve önde… Başarılı olacağına inanan, pek hırsı olmayan ama azimli bir genç… Büyüklerine karşı terbiyeli ve mesafeli…  Diğer yarışmacıların da hakkını yemeyim diye de düşünüyorum… Hepsi pırlanta gibi insanlar… Elbet de onlarda kişilik sahibi, dürüst, sevecen, mütevazı, saygılı insanlar… Hiç şüphem yok…
     Bu bir yarışma… Elenecekler… İçlerinde sadece birinci olacak… O da hak eden olacaktır. Aldıkları oylar ne kadar başarılı olduklarını belli ediyor. Hepsi bir yıldız adayı… Sonuç ta bu bir yarışma… Önemli olan katılmaları ve sadece yarışmaları. Herkesin bir yarışmacı adayı var… Benim de bu yarışmada adayım Keşanlı  “ Oğuz Berkay Fidan “
     Evet, “ Oğuz Berkay Fidan “ kardeşim… Sende bu yarışmada bir destan yaz… Kazanamazsan bile benim için hiç önemli değil… Amaç katılmak, başarılı olmak, azim ve istek, hırsını yenebilmek, ortaya güzel işler koymak ve bunu halka duyurabilmek… Aynı duygularım diğer yarışmacılar içinde geçerli… Ama bir kişi seçilecek… Yine de iyi olan kazansın…
     Tüm yarışmacılara başarılarının devamını temenni ediyorum… Böyle başarılı gençler oldukça, meydana çıktıkça gururlanıyoruz.

Saygı ve Sevgilerimle,
Ergun Oskay